Antikçağda Kitap / Horst Blanck / Çev: Zehra Aksu Yılmazer /
ALFA
Bizim günlük konuşmalarda bazen kısaca "yazının ortaya
çıkışı" deyip geçtiğimiz büyük dönüşüm, belki de insan uygarlığının
izlediği seyirdeki en kritik kilometre taşını oluşturuyordu. Duygu ve
düşüncelerin ortak bir sesler sistemiyle iletilebilir hale gelmesini sağlayan
"dil", eğer bu uygarlık macerasında ilk büyük adımsa, o seslerin yine
ortak bir işaret sistemiyle kaydedilebilir hale gelmesi de ikinci büyük adımdı
elbette. O kadar keskin bir dönüm noktası oluşturdu ki insanlık tarihinde,
yazının keşfinden öncesine "tarih öncesi", yazının kullanımından
sonrasına da "tarih çağları" demeye başladık. Üstelik, çok da uzak
bir geçmişe ait değildi bu dönüm noktası; yazı olarak kabul edilebilecek ilk
sistemlerin ortaya çıkışı, günümüzden en fazla beşbin beş yüz yıl önceye
gidiyor. Yazının üzerine kaydedildiği malzemelerin "taşınabilir" hale
gelmesiyle birlikte "kitap" kavramının ortaya çıkışı, daha da yeni;
günümüzden yaklaşık üç bin yıl öncesi. Modern insana en yakın ortak atanın
günümüzden iki buçuk milyon yıl önce yaşadığını dikkate alırsak, bu çok da uzak
bir tarih değil. Basit bir
ölçeklendirmeye başvurarak şematik bir benzetme yapalım: Eğer sadece son bir
yıldır bu gezegende yaşıyorsak, yazıyı da birkaç dakika önce keşfetmişiz gibi
bir şey, yani.