Mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Kasım 2018

Midgard'dan Valhalla'ya, Kuzey Mitleri





Çok değil, daha bundan on beş yıl öncesine dek, kadim uygarlıkların kültürel tarihi ve mitolojileri üzerine kitapçılarda bulabileceğiniz türkçe kaynakların sayısı, iki elin parmaklarını geçmezdi. Eski Yunan ve Roma söz konusu olduğunda şansınız biraz daha artıyor görünürdü belki ama onlar da birkaç beylik referans kitabıyla sınırlıydı genellikle. Eski Mısır ya da Hint uygarlığıyla ilgili bir iki kitaba rastlıyorsanız, kendinizi şanslı saymalıydınız. Ama kadim Kelt, Cermen ya da İskandinav kültürleri söz konusu olduğunda yayın dünyamız bir çölden farksızdı. Çaresizce, uluslararası kaynaklara yöneliyor ve yurtdışından Amazon ya da Barnes&Noble marifetiyle, yüklü kargo maliyetlerini de göze alarak kitap sipariş ediyorduk. Yabancı dil bilmeyenler içinse, böyle bir olanak da yoktu.

Neyse ki bu görüntü, özellikle son on yılda hatırı sayılır biçimde değişmeye başladı. Mitoloji ve kadim tarih alanında, bundan kısa bir süre öncesine dek hayalini bile kuramayacağımız kadar çok kitap türkçeye çevrilip birer birer yayımlanırken, henüz çok tatmin edici düzeyde olmasa da, meraklı okuru hoşnut edecek bir yelpaze de oluştu zaman içinde. Geçenlerde Snorri Sturluson'un sekiz yüz yıllık Kuzey mitleri derlemesi (Edda'lar) "Viking Mitolojisi" adıyla yayımlanınca, İskandinav kültürüne ilgi duyan okurlar için küçük bir seçki yapıp, erişilebilir yeni kaynakları listelemeye karar verdim. Kapsamlı bir kitap tanıtım yazısı değil elbette; sadece, konuya ilgi duyanların kolayca göz atabilecekleri kısa bir liste bu. Vakit buldukça, Antik Yunan, Roma, Eski Mısır ve Yakındoğu'yla ilgili kaynakları da zaman zaman blog'uma eklemeyi planlıyorum. Böylelikle, epeydir sessiz kalan bu sayfayı da biraz daha işlevsel hale getirebilirim belki.

10 Aralık 2017

Tolkien'den Kalevala'ya nazire



Kullervo'nun Hikâyesi / J.R.R. Tolkien / Çev: Çiğdem Erkal / İthaki


İskandinavya'nın kenarlarında yüzlerce yıl sessiz sedasız bir eklenti gibi varlığını sürdüren Finlandiya'nın, bütünüyle kendine özgü bir mitolojiye sahip olduğu, 1830'ların ortalarına dek fazla bilinmedi. Uzun süre İsveç ve Rusya arasında "paylaşım unsuru" haline gelen bu ilginç kuzey ülkesi, bağımsızlığını ancak Rusya'daki Ekim Devrimi sonrasında, 1917'de elde etmişti ama ulusal duyguların uyanışı ve Fin topraklarının kendine özgü kültürüyle ilgili arayışlar on dokuzuncu yüzyılda iyice hızını almıştı. Botanikçi, doktor, dilbilimci ve şair Elias Lönnrot, ülkenin değişik bölgelerini tek tek ziyaret edip sözlü gelenekte yer alan efsane ve hikâyeleri 1835'te bütünlüklü bir metin halinde bir araya getirdiğinde, ortaya çıkan epik manzum külliyat büyük yankı yaratmıştı. Lönnrot'un "Kalevala" (Kahramanlar Ülkesi) adıyla yayımladığı bu derleme, izleyen yıllarda eklemeler ve revizyonlarla son haline getirildi ve Fin tarihinin en büyük edebi yapıtı dünyaya tanıtılmış oldu. Evrenin yaratılışı ve insanın yeryüzüne yayılışıyla başlayıp, karanlık ormanlardaki krallıkları, kahramanların serüvenlerini, aşkları ve savaşları anlatan bu kapsamlı külliyat, aşağı yukarı 22 bin dizeden oluşuyor ve gruplar halinde bir araya gelmiş 50 şarkıya yayılıyordu.

24 Ağustos 2017

Ergenlere "Mitoloji 101 - Lite"



Gençler İçin Yunan Mitleri / Ingrid & Edgar Parin D’aulaire / Çev: Abdullah Yılmaz / ALFA


Mitolojiye ilgi duyanları hoşnut edecek kitap sayısı ve çeşitliliği konusundaki yetersizlik üzerine fazla bir şey söylemeye gerek yok. Son on yıl içinde birbiri ardına yayımlanan genel referans kitapları ya da spesifik alanlara yönelik incelemelerle birlikte bu eksiklik yavaş yavaş giderilse de, yayın dünyasında özellikle gençlere yönelik mitoloji kitaplarıyla ilgili hâlâ ciddi bir boşluk var. Üzerinde yaşadığımız toprakların Sümer, Hitit, Frig, Yunan ve Roma mitolojilerini yaratan halklara binyıllarca ev sahipliği yaptığı düşünülünce, bugünkü Anadolu sakinlerinin bu muazzam birikimden bu kadar az yararlandıklarını görmek şaşırtıcı geliyor insana. Daha bundan yirmi yıl öncesine dek, mitoloji dendiğinde akla yalnızca Yunan mitlerinin gelmesi ve buna rağmen bu konuda bile oldukça az Türkçe kaynağa rastlanması, belki biraz da toplumun kadim uygarlıklardan aktarılan kültüre karşı anlaşılması güç ilgisizliğinden kaynaklanıyor olabilir. Yine de yayınevleri, istikrarlı bir çabayla eldeki literatürü genişletmeye ve kitap sayısını artırmaya çalışıyorlar bir süredir.

26 Temmuz 2017

Ahriman'dan Lucifer'e, şeytan kavramının izleri


Şeytanın Genel Tarihi / Gerald Messadie / Çev: Işık Ergüden / Epsilon

Aşağı yukarı 1600 yıldır mutlak kötülüğün ruhani temsilcisi olarak, hem dinsel hem de popüler kültürün merkezine yerleşen Şeytan gibi figürün izlerini sürmek, ilk bakışta kolay gibi görünebilir. Okuduğunuz çizgi romanlarda, izlediğiniz filmlerde, dinlediğiniz şarkılarda sık sık ve en tipik görünümleriyle karşımıza çıkan bir “kavramsal kahraman”la ilgili, yüzlerce ipucu ve ayrıntı yakalayarak, derli toplu bir tarih elde edeceğinizi varsayabilirsiniz. Genellikle koyu kırmızı renklere bürünmüş bedeni, başının üzerindeki sivri boynuzları ve keçi ayaklarıyla her köşe başından göz kırpmaktadır neredeyse size. Kimi zaman Doktor Faust’un ruhuna ipotek koyan Mephisto’dur, kimi zaman “The Exorcist” filmindeki gibi ruhları gasp eden dehşet verici bir varlık. Günlük konuşmalarımızda adı sık sık anılır, kulağı çınlatılır; bazen de “kulağına kurşun” akıtılır. Kimileri şanssızlığını yenip onun “bacağını kırmıştır” sözgelimi; kimileri de o denli hilekar ve oyunbazdır ki, ona “papucunu ters giydirir.” Yaşanan, yaşatılan, maruz kalınan kötülüklerin faturası genellikle ona kesilir: “Şeytan’a uyulur”, hata yapılır.  Bazen “Şeytan diyor ki” kalıbıyla başlayan cümlelerde, aklımızdan geçen ama yapmaktan kendimizi alıkoyduğumuz eylemlerle ilgili olarak onun “mentor” kimliğinden söz ederiz. Aldatır, kışkırtır, yoldan çıkarır, tongaya düşürür.

13 Ağustos 2014

Mit ve sembollerin büyülü dünyasına yolculuk



Mitoloji: Hayali Dünyalara Eksiksiz Rehber / Christopher Dell / Çev: Nurettin Elhüseyni / YKY

Ünlü mitoloji uzmanı Joseph Campbell, kendisiyle yapılan bir söyleşi sırasında “Mitler, tarihten daha önemli ve daha gerçektir,” der; “Tarih yalnızca gazeteciliktir ve ona nereye kadar güvenebileceğiniz malum.” Üstat burada kısmen modern dünyadaki yaygın anlayışın mitolojiyi çocuksu masallar külliyatına indirgeme eğilimini iğnelerken, kısmen de aynı yaygın anlayışça “bilimsel ve güvenilir” bulunan tarihin, aslında tıpkı medya haberciliği gibi egemen ideolojinin güdümünde olduğuna dikkat çekmeye çalışır.  Tıpkı, “Tarih, insanların inanma konusunda fikir birliğine vardığı mitlerdir” derken, Napoleon Bonaparte’ın yaptığı gibi.

Binlerce yılı aşıp günümüze dek ulaşan bütün o zengin mit birikimi, düşgücü geniş atalarımızın kendi inançlarına göre kurguladıkları ilkel fantezilerden mi ibarettir, yoksa bu basit görünümlü anlatıların içinde insana ve evrene dair daha farklı unsurlar ya da derin açılımlar bulabilir miyiz? Bu her şeyden önce, kendi dünya görüşümüz içinde “mit” kavramının tanımını nasıl yaptığımıza ve mitlerin içeriklerini nasıl algıladığımıza bağlı. Günümüzün pozitivizmi, kendi çizgisel tarih anlayışı içinde, kurumsal tektanrılı dinlerin yaygınlaştığı döneme kalın bir sınır çizgisi çekerek, mit ve mitoloji kavramlarını bu çizginin öncesindeki binlerce yılın inanç sistemleriyle bağlantılı olarak kullanır. Buna göre mitler, evrenin yaratılışı, kozmik düzenin kuruluşu ve insanın ortaya çıkışı gibi temel varoluşsal sorulara, kadim toplumların “doğaüstü unsurlar” aracılığıyla getirdiği fantastik anlatılardan ibarettir.