Altın Ev / Salman
Rushdie / Çev: Begüm Kovulmaz / Can Yayınları
Salman Rushdie, hiç kuşkusuz modern dönemin en etkili hikâye
anlatıcılarından biri. Yola çıkmadan önce neyi anlatacağını çok iyi biliyor ve
yoldayken de bunu nasıl anlatacağı üzerine uzun uzadıya kafa yorup, alışılmış
kalıpları elinin tersiyle bir kenara iten çok parçalı tekniklerle okura her
sayfada, her paragrafta, her cümlede benzersiz keyifler sunmayı başarabiliyor.
Amerika'da yayımlanışından bir yıl kadar sonra Türkçe'ye çevrilen ve geçtiğimiz
sonbaharda okura ulaşan son romanı "Altın Ev" için de geçerli bu
durum. Ne var ki, bu kez hem tarz hem de dil olarak alışılmıştan hayli farklı
bir Rushdie anlatısıyla karşı karşıyayız. İçeriği ve vurguları açısından belki
de "insan soyunun geldiği noktaya postmodern bir ağıt" da
diyebileceğimiz bu roman, yazarın o çok yatkın olduğu büyülü ve masalsı dokuyu
(muhtemelen bu seferlik) bir kenara bırakıp, biraz "tekinsiz" bir
gerçekçiliğe yelken açıyor.