Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi / Mircea Eliade / Çev:
Ali Berktay / ALFA
Mitoloji ve inanç sistemleriyle yakından ilgilenenler için
Mircea Eliade adının çok şey ifade ettiğini söylemeye gerek yok. Romen düşünür,
oluşturduğu temel başvuru kaynakları serisiyle, on yıllardır bu alanda
araştırma yapmak isteyenlerin kitaplıklarında vazgeçilmez bir yer işgal ediyor.
"Kutsalın yapısı" ve mit sistemlerini "giriş" düzeyinde ele
almaya çalışan "Dinler Tarihine Giriş" ve daha ayrıntılı düzeyde
inanç sistemlerini karşılaştırmalı olarak görmek isteyenler için yazılmış üç
ciltlik "Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi", hiç kuşkusuz
Eliade'nin imzasını taşıyan başvuru kaynakları arasında en çok ilgi görenler.
Yaklaşık elli yıldır insanoğlunun spiritüel yapısının izini sürmek isteyen okur
ve araştırmacılardan eksilmeyen bir ilgi gören bu kitapların Türkçe baskıları
tükenmişti ve epeydir bulunamıyordu. Bu ay, ALFA tarafından yeniden basılarak kitapçı
vitrinlerindeki yerini aldı.
Ses getiren ilk önemli çalışması, Kalküta üniversitesinde burslu öğrenci olarak
geçirdiği dönemin sonunda hazırladığı doktora tezi olan "Yoga: Ölümsüzlük
ve Özgürlük" adlı incelemeydi, Eliade'nin. Bu kitapta yalnızca Hint
toplumunun köklü inanç sistemini ele almakla kalmayıp, Romanya başta olmak
üzere, içinde yaşadığı Batı dünyasının spiritüel anlayışıyla ilgili temel
unsurları da ortaya çıkarmaya başladığını düşünmüştü. Hindistan'da geçirdiği
uzun yıllar ve gördüğü öğretim, onu dinler ve inanç sistemlerinin evrensel
ortak paydaları üzerinde de düşünmeye itmişti çünkü. "Yoga"nın
yayımlanmasını izleyen yıllardaki akademik çalışmalarında, belirleyici olduğuna
inandığı bir temel kavramın, giderek daha fazla altını çizmeye başladı.
"Hierofani" adını verdiği bu kavram, tüm mitler, ritüeller ve kutsal
objelerin gelişim süreçleri ve dinamiklerini açıklamaya yönelikti.
Sözcük anlamı "kutsallığın tezahürü" olan Yunanca orijinli hierofani,
hem yerel hem de evrensel düzlemlerde, din ve ritüelleri anlamanın anahtarıydı
Eliade'ye göre. Bütün toplumlar, tarih boyunca "kutsallık" kavramının
peşinde koşmuşlar; kendi basit, dünyevi yaşamlarının içine kutsallığın izlerini
çekmeye çalışmışlardı. "Mitsel zaman" olarak adlandırabileceğimiz, çok
uzak geçmişteki ilahi dönemleri anmak için sarıldıkları ritüeller, mitler,
gösteriler ve kutsallaştırılmış objeler, onların aynı zamanda dünyevi
basitliklerle kirlenmiş hayatlarını anlamlandırma çabalarıydı ve bu süreçte
hierofaniler, yani "kutsalın kendini ortaya koyuş biçimleri", temel
rol oynamaktaydı. Eliade, bu kavramla birlikte, kategorize ettiği ritüel
gelenekleri içinde "evrensel" olduğuna inandığı ve "erginleme
töreni" adını verdiği türü, başrol konumuna yerleştirdi. O kadar ki,
dünyadaki inanç sistemlerini ele aldığı üç ciltlik yapıtının ekseninde
hierofaniler ve erginleme törenleriyle ilgili yorumlar yer alır desek, abartmış
sayılmayız.
"Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi",
insanoğlunun spiritüel arayışını mümkün olduğunca kronolojik bir yapı içinde
ele alır. "Taş Devrinden Eleusis Gizemlerine" alt başlığını taşıyan
ilk cilt, paleolitik çağdaki "büyüsel" geleneklerin ortaya çıkmasıyla
başlar, tarımın ortaya çıkmasından sonraki "yerleşik toplum" inanç
kültleriyle devam eder. Sırasıyla Eski Mısır, Mezopotamya, İndüs Vadisi ve Eski
Yunan inanç biçimleri, mitleri ve ayırt edici ritüellerini inceler.
İkinci cilt, "Gotama Buda'dan, Hıristiyanlığın Doğuşuna" alt
başlığını taşımaktadır ve Hint anakarasında günümüzden iki bin beş yüz yıl
kadar önce biçimlenmeye başlayan Budist düşünce ve inanç sisteminin
anahatlarıyla açılışı yapar; Kelt-Cermen inanç sistemleri, Yunan ve Roma gizem
kültleri, Pers dünyasındaki dualist geleneklerle devam edip, Hıristiyanlıkla
son bulur. Üçüncü ve son cilt, Baltık ve Asya inanç biçimlerinin ele alındığı
giriş bölümlerinin ardından, ikon-kırıcılık döneminin karakteristikleriyle
devam eder; İslam'ı ve Ortadoğu'dan yayılmaya başlayan tasavvuf geleneğini
inceler; Avrupa'daki Reform hareketleriyle de noktayı koyar.
"Şamanizm" başlıklı çalışması "alanının ilk ve en başarılı
örneği" kabul edilen Eliade'nin, spiritüel dünyanın anlaşılmasına yönelik
temel kaynaklar arasında sayılan bu klasik yapıtları bugün hâlâ değerini
koruyor elbette. Ama buna rağmen, birçok yönüyle "tartışmalı" kabul
edilen bu Romen düşünürle ilgili bir iki kısa not düşmekte de yarar var.
Birincisi, "Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi"nin kaleme alındığı
1960'lardan bu yana, arkeoloji ve antropoloji dünyasında kimileri
"radikal" sayılabilecek değişiklikler yaşandı ve yepyeni bulgular
elde edildi. Bugün, onun anahtar kavramı "hierofani" de dahil olmak
üzere, kimi vargı ve hükümleri, fazla tutucu bulunarak eleştiriliyor. İkincisi,
ilkgençlik yıllarından itibaren Eliade, aşırı sağ siyasi yapılanmaların
sempatizanı, hatta yandaşı oldu; öğrencilik yıllarından sonra Nae Ionescu'nun
müritleri arasında yer aldı ve "Demir Muhafız" adlı Romen faşist
örgütlenmesini destekledi; Portekiz'de bulunduğu yıllarda diktatör Salazar'a
övgüler yağdırdı; İspanya'da Franco'nun çevresinde toplananlarla dostluklar
kurdu; Mussolini'ye sempatisini gizlemedi. Bu yönleriyle de sert eleştiri ve
suçlamaların hedefi oldu. Eliade'yi, bunları da göz önünde bulundurarak
okumakta yarar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder